Çalışan bir anne iseniz, hamillikte en büyük hesap kitap işiniz izne ayrılma döneminizin ayarlanması ile başlıyor. Malum 4 aylık bir izin dönemi oluyor. 2 ay doğum öncesinde, 2 ay da doğum sonrasında. Ama doktorunuz çalışabilir raporu verirse, doğuma 3 hafta kalana kadar çalışabiliyorsunuz. Eminim benim gibi birçok anne de 3 hafta kalana kadar çalışmayı tercih ediyor. Malum doğum sonrası yavru ile daha fazla vakit geçirebilmek adına yapılıyor bu tercih.
Birçok uzman bu konuda annenin hamilelik sonlarına yakın – 2 ay kala – izne ayrılmasının daha doğru olduğunu söylüyor ama annelik içinize bir kez yerleşti mi kendinizden evvel “O” oluyor ve onu düşünerek hareket ediyorsunuz. Tabi hamilelik süreciniz de sıkıntılı değilse çalışmayı tercih ediyorsunuz. Kendi adıma hamilelikte çalışmanın bana çok iyi geldiğini söyleyebilirim. 5 Kasım’a kadar çalıştım ve 20 Kasım’da da oğlum dünyaya geldi. Yani doğumdan önce ancak 2 hafta evde kalabildim:)
Doğum sonrası izniniz hiç bitmeyecek gibi geliyor, uzunca bir zaman birlikte olacağım diye düşünüyorsunuz ama klişeleşmiş bir tabir vardır- sayılı gün çabuk bitiyor-. Evet o gün gelip çattığında, her şeyi hazırlamış olmalı ve tüm planları yapmış olmalısınız. Mesela bebeğinize nasıl süt vereceksiniz? Malum çalışmaya ben başladığımda oğlum henüz 3 ay 3 haftalıktı. Evde kaldığım süre içinde sürekli çalışan annelerin nasıl süt verdikleri ile ilgili araştırmalar yaptım. Hangi pompayı kullanmalı, sütü nasıl saklamalıydım? Yaz dönemleriydi ve o sütü eve gidene kadar nasıl korumalıydım? Kaç saat ara ile sütü sağmalıydım?
İşin bir de şu boyutu var ki süt sağmak için uygun ortamı bir annenin bulabilmesi, kendini rahat ve güvende hissedebilmesi çok önemli. Tüm bu süt sağma ile ilgili soruları bir başka postta yanıtlamaya çalışacağım.
Diğer yandan ilk gün işe başladığınızda hem bir heyecan – ki 4 aydır işinize gitmiyorsunuz- , hem bir endişe – bebeğinizden ilk kez ayrılıyorsunuz – hem de bir şaşkınlık – yeni bir düzen kurma çabası – yaşıyorsunuz. Süt izninden dolayı bir düzenleme gerekiyor, yöneticiniz ile bunu ayarlamanız gerekiyor. İlk gün işe geldiğinizde sebepsiz gözleriniz doluyor, kimseye belli etmemeye çalışıyorsunuz. Diğer yandan işinizi giderken devrettiğiniz vekâletinizden geri işinizi devralıyorsunuz ki işi çok iyi yapmış olsa bile mutlaka yapacağınız çok iş birikmiş oluyor. Tüm bu işleri yoluna koyma çabasının yanında, size sevgiyle bakan bir çift göz geliveriyor gözlerinizin önüne. Hemen dönüp saate bakıyor, akrep ve yelkovanı arkasından hızla ittirmeye çabalıyorsunuz vakit hızlıca geçsin de kavuşalım diye. Vakit gelip eve doğru yola koyulduğunuzda ise, sabahtan beri ayrı kaldığınız saatlerin acısını ayaklarınızdan almak istercesine koşturarak gidiyorsunuz eve. İçeri girip de onu ilk gördüğünüzde, onu nasıl bırakabildim, tüm gün ne hissetti acaba diye düşünüp duruyor, dünyaya onun gözleriyle bakma çabalarına giriyorsunuz.. Yine klişeleşmiş bir tabir ama zaman her şeyin ilacı sanırım. Zamanla siz de, bebeğiniz de yeni düzene alışıyorsunuz. Siz her gün eve gideceğiniz saati gözlemeye, bebeğiniz de hava kararınca sizin gelmenize alışıyor.. Tabi sabah gitmelerinizde zaman zaman ağlamaları, akşam eve geldiğinizdeki sevinci ile telafi etme çabalarına girişiyorsunuz anne yüreğinizle. Gel – gitleriniz bol oluyor bu dönemler.. Çalışmak ve çalışmamak adına bir sürü senaryo üretiyor beyniniz.. Onun için, kendim için deseniz de, eminim ona sorsanız “benim için en iyisi yanımda olman anne “ diyecek, bunu biliyorsunuz.. Ve konuşmaya başlayacağı anları hem bir sabırsızlıkla bekliyor, hem de konuştuğunuzda içinizin yanacağı neler duyacaksınız bunları tahmin etmeye çalışıyorsunuz.. “Gitme” demesi gibi..
Hala bir arayıştayım, çalışmalı mı çalışmamalı mı? Öncesinde sorsanız elbette çalışmak derdim. Ama anne olunca bu soru beynime çakıldı resmen.. Hala arıyorum, siz cevabı bulursanız bana da anlatın olmaz mı?
3 yorum:
En güzeli annenin evde olması bence. Ama bir taraftan da çalışmak da gerekli. Karmaşık bir durum =) Paşama sorsak bu konuyu bir de :)
Bu benim çalışmamaya karar vereceğim anlamına gelmese de, annenin evde olması en güzeli diye düşünüyorum. Keşke evde olsam. Keşke ben de kararımı versem ve bir daha arkama dönüp bakmasam...
ah keşke Hilal o kararı bir verebilsem ben de ardıma dönüp bakmayacağım..
Ve Urfatutkunu, soralım paşana ama o eminim evde kalsın annem diyecek :)
Yorum Gönder
Fikrinizi bizimle paylaşın..