Ana Renkler

28 Nisan 2010 Çarşamba

Giyinme Çerçeveleri

Hem parmak kaslarının gelişimi için hem de günlük giyinme becerilerinin ednilmesi yardımcı bir materyal hazırlamaya çalıştım. Montessori Eğitiminde Dressing Frames diye geçen giyinme çerçeveleri aslında giyinirken kullandığımız 10 değişik materyali içinde barındırıyor.Ben şu an için bunlardan sadece 6 tanesini hazırladım.

Düğme ve Çıtçıt
Fermuar ve Kurdele Bağlama
İp Geçirme ve Cırt Cırt Bant

5 Nisan 2010 Pazartesi

ASİL BİR MİLLETİZ BİZ

Söze nerden nasıl başlasam bilemiyorum. Biz ne asil bir milletiz böyle, ne yardımsever insanlarız.. İçimize işlemiş yardımseverlik resmen.. Her an yeniden ve yeniden şahit oluyorum ne koca yürekli insanlar olduğumuza. Ve çok şükrediyorum. Ne güzel bir coğrafyada varolmuşuz ve yaşıyoruz...

Bu yazı da nerden çıktı diye düşünüyor olabilirsiniz. Yardımsever bir millet olduğumuz kesin. Ama ben bunu hamilelikten bu yana daha bir hisseder oldum. Otobüse bindiğimde bana yer vermek için yarışan yaşlı dedeler, sen yorulma yavrum ver çantanı ben taşıyım diyen teyzeler, gençleri artık hiç söylemeye gerek görmüyorum. Kendisi belki yardıma muhtaçken, anne olacak yavrusu yaşında birine nasıl da özel olduğunu hissettirdiler anlatamam. Annelik çok özel yapıyor insanı .. çok çok özel...

Doğumdan sonra, özellikle izin zamanlarımda oğlumla olan yürüyüşlerimiz esnasında, kaldırımlardan bile arabayı geçirmek için koşturan insanlar, tramvaya bineceğimde bebek arabasına el atan beyefendiler. Ve beni en çok duygulandıran, yanımda eşim varken, tramvaydan bebek arabasını indirmek için eşime yardıma koşan askerler... Sonuçta biz eşimle de indirebilirdik, ama 3 asker birden koşup yardım ettiler eşime... Biz nasıl bir milletiz? Bizim mayamız sevgiyle, hoşgörüyle, İNSANLIKla yoğrulmuş, bu bir gerçek... Ne kadar dejenere olduğumuzdan dem vurulsa da gün be gün... İçimize işleyen İNSANLIKımız ayrılmıyor çok şükür ki bizden...

Vesselam...



Haydi Öğrenelim-1-





Bu sitedeki müzik aletleri kartlarını biz çok sevdik.
Ben iki sayfa olarak çıktı aldım.Bir sayfayı hiç kesmeden a4 boyutunda bıraktım .Diğer kestiğim kartları bazen üzerine koyuyoruz.Puzzle ile eşleştirme arası bir oyun türettik.Eğer sizinde çocuklarınız bu tarz oyunlara, faaliyetlere meraklıysa güzel zaman geçirilen bir etkinlik:)

1 Nisan 2010 Perşembe

...Benim Çocukluğumda...



Geçmişe ait özlemlerimiz oluyor mutlaka zaman zaman. Bilirsiniz, özellikle "eski Ramazanlar" diye sıkça duyarız kurulan cümleleri... Eskinin tadı mı başkaydı, yoksa insanlar yaşadıklarından tat almayı mı biliyorlardı orası meçhul.. Ama eskiye dair kuracağım bir cümle var ki, özlemleri barındırır içinde...

"Benim çocukluğumda" diye başlayan cümlelerim 16 aydır sıkça tekrarlanıyor dudaklarım arasında.. Çocukluğumu özledim sanmayın, ben o günleri çocuğum adına özlüyorum. O günlerin sıcaklığını, saflığını, temizliğini özlüyorum ben...

Benim çocukluğumda, mahallede tüm arkadaşlar toplanır 15-20 kişi yakan top oynardık. Erkeklerin futbol maçlarına iştirak eder, sadece kalede değil forvet de olur goller atardık.. Bisikletimize sabah 8'de biner, öğlen karnımız acıkırsa ancak eve uğrardık. Ancak giderken hangi mevkiye gittiğimizi mutlaka annemize söyler, onu da merakta bırakmazdık. Akşam ezanı ile en geç eve girmek şarttı ama.. Kuralımız böyleydi. Evimizin önünde küçücük bedenime tezat koskocaman bir cami, göklere uzanan bir de minaresi vardı. Minareden yükselen ezan sesi, eve gir zili gibiydi çocuk aklımca. Akşam yemeklerinde tüm aile birlikte masaya oturur, sohbet muhabbet eşliğinde yemekler yerdik.

Yemek faslı bitip 'de ajans* bittikten sonra, yaz günleri kamelyamıza çıkar otururduk. Müstakil evlerimiz arasında akşamları da komşuluklar devam eder, şen şakrak muhabbetler edilirken bahçelerde, biz çocuklar yemekle bölünen oyunumuza kaldığımız yerden devam ederdik. Geceleri en sevdiğimiz oyun saklambaç olurdu, gece bizi saklardı, biz gülüşlerimizle geceyi...

Tüm komşular birbirine güvenir, evini çocuğunu birbirine emanet edebilirdi. Birinin evinde olmayan diğeriyle paylaşılır, birinin evinde pişen diğeriyle bölüşülürdü gönüllülük dairesinde..

Benim çocukluğumda misketler vardı rengarenk. Ceplerimiz şişene kadar doldururduk misketle. Birbirimizi "üter", ertesi gün "ütüleceğimizi" de bilirdik... Ağaç tepelerinde gezinirken kolumuzu bacağımızı çizdirsek de aldırış etmez, en tepedeki en kırmızı kiraza ilk ulaşan olmak için yarışa girerdik. Çamurdan fırınlar yapar, içinde patates pişirirdik...

Benim çocukluğumda biz, güvenle, doya doya, ve gerçek kişilerle oynayabilirdik...

Şimdi misketlerin yerini tasolar, istopların yerini bilgisayar başı oyunlar aldı.. Artık arkadaşlarını bile sanaldan buluyor yavrular... Parklarda doyasıya dönme dolaba binilmiyor, çocuklar artık atari oynamayı seviyor. Bizim ajans zamanını bile tv karşısında geçirmeye tahammülümüz yokken, şimdi rengarenk çizgifilmlerden gözünü alamıyor minikler...

Bir de şu var; düşünüyorum da, acaba oğlumun dışarda oynamasına ne kadar izin verebileceğim? 3. sayfa haberlerinin oldukça kabardığı şu dönemlerde, hangi parka onu tek başına göndermeye cesaret edebileceğim?

Siz söyleyin şimdi, eskiyi özlemeyim de ne yapayım şimdi ben...

Not: Bu yazı için bana fikir veren eşime çok teşekkürler... 
*Ajans: Trt 1'in 20:00'da yayınlanan haberleri..

Related Posts with Thumbnails